Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Marmara Denizi kıyı sularında yüzülmez; sağlık için 12 ila 18 kat riskli. Müsilajın plajlarda oluşturduğu kirliliğin etkisi ve riskli seviyeler mutlaka ortaya konmalıdır” dedi.
Prof. Öztürk, Independent Turkish’deki yazısında, Marmara Denizindeki yüzme sularının risk durumunu ele aldı. Öztürk, yazısının bir kısmında şu görüşlere yer verdi:
“…………………
Mavi bayraklı plajlar için verilen izinler ve yüzme suyu kalitesi oluşan müsilaj sebebi ile yeniden gözden geçirilmeli. Elde edilen sonuçlar acilen kamuoyu ile paylaşılmalı.
Mavi bayraklı plajlarda ve diğerlerinde güncel yüzme suyu analiz sonuçları ilan edilmesi gereklidir. Yüzme suyu analiz sonuçları, halkın kolayca göreceği yerlerdeki Mavi Bayrak panosundaki ilgili yere asılmalıdır.
Yüzme suyu analizlerini ilan etmenin yanında, analiz sonuçlarının uygunluğu konusundaki takip de mavi bayrağın devamlılığı için ayrı bir önem taşır.
Sezon içerisinde analiz sonuçları dikkatlice kontrol edilmeli ve uygunsuz bir sonuçla karşılaştığınızda ilgilileri haberdar edilmeli.
Çanakkale’de 31 Mayıs 2021 tarihinde Kökez Mevki Yüzme Alanı ve Dalyan Yüzme Alanından alınan deniz suyu numunelerinde;
Kökez Mevki Yüzme Alanı Bölgesi: 1200 Enterokok/100 mL, 1800 Escherichia Coli/100 mL, Dalyan Plajı Yüzme Alanı Bölgesi: 1400 Enterokok/100 mL, 1600 Escherichia Coli/mL ölçülmüştür.
Yüzme alanlarında bakteriyolojik uygunsuzluk tespit edilmiştir. Bu kıyı sularında yüzülmez. Çünkü sağlık için 12 ila 18 kat riskli.
Çanakkale bölgesi noktasal atık su kaynakların (evsel ve endüstriyel) az yoğun olduğu bölgedir. Ancak yayılı kirletici kaynakların çok yoğun olduğu bölgedir.
Diğer yandan;
Derince’de Harikalar Plajı,
Gölcük’te Değirmendere Sahili,
Karamürsel’te Altın Kemer Plajları,
Başiskele sahili,
deniz salyası (müsilaj) ile kaplanmıştır. Yüzeyde zaman zaman müsilaj görülmese de yüzeyin altında deniz salyası olması kuvvetle muhtemeldir.
Müsilaj vakasından dolayı Marmara kıyılarındaki plaj temsilcilerine düşen görev; başta verilen kirletici parametreleri daha sık (haftada 2 gün) numuneler alarak izlemek, raporlamak ve sonuçları web sitesi dahil kamuoyu ile paylaşmak olmalıdır.
Müsilajın plajlarda oluşturduğu kirliliğin etkisi ve riskli seviyeler mutlaka ortaya konmalıdır.
Numuneler, önceden belirlenmiş noktalarda, yüzeyden 30 cm, 100 cm ve 150 cm derinlikten alınmalıdır.
Kirleticilerin sınır değerlerini aştığı sahillerde yüzmeye kesinlikle izin verilmemeli.
……………”
Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün yazısının tamamını okumak için lütfen aşağıdaki linke tıklayın: